Çarşamba, Mart 23, 2016

Yalnızız - Peyami Safa


sahhaf günlerimden kalma bir kitap.. tozlanmış raflarda okunma sırasını bekliyordu.. 1971 basımı.. üstelik ilk baskısı.. o şeker aromalı, çürümüş kağıt kokusu buram buram.. genzinizi yakacak cinsten..

kitap günümüzün yozlaşmış, çelişkili iç hesaplaşmalarına da ışık tutuyor.. romandaki karakterler senden, benden.. bizden..

bugünkü şartlar düşünüldüğünde, namus kavramının çokta değişmediğini görüyoruz.. samim karakteriyle iç hesaplaşmaları eşliğinde kendisine vicdani bir yol çizmeye çalışan bir insan ele alınırken, meral karakteri ikilemlerle dolu bir hayatı resmetmektedir.. bazen bedeni zevkleri uğruna hayasızlığın en dibine dalarken, bazen de bi çocuk kadar masum kalabilmektedir..

bugün dini ve kültürel yozlaşmalar eşliğinde kendisine yeni bir inanç ortaya çıkartan bir nesille karşı karşıyayız.. meral karakterinde olduğu gibi en hayasız duygular sıradanlaşarak normalleşirken, aptallık diye nitelendirebileceğimiz birçok davranış çocuk edasında masumane bir hale bürünmektedir.. insanlar yalnızlar.. kalabalık içinde yapayanlız.. beton duvarlara sığınmış, perdelerin arkasında sessizce ölümü beklemektedirler.. dış dünyaya karşı son derece renkli bir hayat belirtileri sunarken, iç dünyaları tamamen enkaza dönüşmektedir..

peyami safa'nın okuduğum ilk eseridir ve kesinlikle son olmayacak.. iç hesaplaşmalarla dolu pasajlar içinde kayboluyorsunuz.. bazen kendinizden tiksinirken, bazen de halinize şükrediyorsunuz.. 

ayracıma takılanları sunarak uzaklaşıyor ve esenlikler diliyorum :)
  • Bir şeyde her şey vardır. | s.19
  • Her caninin içinde temiz bir dünya vardır. | s.35
  • Tahsil denilen şey, hayatımızda on beş senden dazla süren bir hastalıktır ve mektepten kaçmaktan başka ilacı yoktur. | s.50
  • Her sıkıntı bir isyan hazırlığıdır. Ruhta başlayan bu hazırlık vücudun hastalanması şeklinde organik bir isyana çevrilir. | s.85
  • İnsanın en kolay aldatabildiği budala kendisidir. | s.116
  • Bilmek için bigi kâfi değildir, anlamak da lâzımdır. | s.158
  • Dünyasından memnun olmayanlar  birbirlerine benzerler.  |s.216
  • En çirkin merhamet, hedefini şaşırandır. | s.261
  • Mücadelesiz ve eziyetsiz bir zaferin değeri yoktur. | s.272
  • Eğer güzellerin vücutlarında göz ısırıkları iz bıraksaydı, bütün yüzleri, boyunları, bacakları, ayakları çürük içinde kalırdı. | s.302
  • Kadınlar deve kuşuna benzerler. Sakladıkları şey, kumların içine soktukları başlarıdır. Her tarafları meydanda kalır. | s.304
  • Hayranlık mâğlup olmuş bir kıskançlıktır. | s.314
  • Kendi kendimden nefretimin çevrelediği ve çirkinleştirdiği bir dünyada yalnızım. | s.423
  • Büyük kalabalıkların ortasında, insan denilen sosyal mâhluk, kendi... Kendi iç dünyasının mahbusu halinde, şifasız bir yalnızlığa mahkûm. | s.445


                                                                                                                                            

günün bilgisi: peyami safa; server bedi mahlasını kullanarak yazın hayatında varlığını sürdürmüştür.

Salı, Mart 08, 2016

ömrüne bereket minik..



bugün minik'in doğum yıl dönümü.. benim mor civcivimin.. 

yeryüzünün çamuru saflıkla karılmış en minik'i.. kötülük nedameti yürek çeperlerinden fersahlarca uzakta.. herkesi kendisi gibi bilen, hayalperest.. tipik bir balık burcu..

çoktan az, biraz kıskanç.. huysuzluk gırla.. manasız serzenişleri, melankolik nidaları, çabuk soğuyan öfkesiyle tam bi' minik.. benim minik'im.. 

bugün beraber kutladığımız dördüncü doğum yıl dönümü.. daha nice mutlu yıllara.. ömrüne bereket minik :*

                                                                                                    

günün bilgisiminik; sevgili eşimdir.. 2012 yılından beri devam eden birlikteliğimizi 2014 'te evlilikle taçlandırdık..




Cumartesi, Şubat 20, 2016

İnce Memed - I - Yaşar Kemal


seneler evvel sahaflarda çalışırken resmen bir hazine geçmişti elime.. ince memed'in 1981 basımı 4 ciltlik eserinin ilk 3 cildi! ne yazık ki son cildini elde edemedim.. mecburen yeni basımlarından birisini okumak durumundayım.. ilk 3 cildi su gibi içtim desem yeridir.. sadeleştirilmemiş, dili oldukça sürükleyiciydi ki yeni basımlarında aynı hazzı yakalayamamaktan korkuyorum..

roman bütün çukurova'yı, civarını gözlerinizin önüne resmedercesine tasvirlerle başlıyor.. kaya kaya, çiçek çiçek işliyor romanı yaşar kemal.. hiç de erinmemiş yazarken.. resmen bir mikroskop tutmuş aydan çukurova'nın düzüne, bayırına.. kaya kaya, çiçek çiçek..

kitabın bu ilk cildinde; 5 köyün abdi ağası baş roldedir.. köylülerin elinde ne var ne yok hacılar abdi ağa.. tabiri caizse iliğini kurutur köylünün.. memed, abdi ağa'nın köylüsüdür ve devamlı olarak ağa'nın hışmına uğramaktadır.. gel zaman git zaman abdi ağa memed'in sevdiceği hatçe'yi kel yeğeni veli'ye ister.. bu durumu haber alan memed hatçe'yi alır ve kaçarlar..

izci topal ali'yi önlerine katarak abdi ağa ve ahalisi peşlerine düşerler.. ve olaylar bu doğrultuda gelişir.. 

sadece köyünden ibaret olan dünyası bir anda namlı bir eşkiyaya dönüşen ince memed'in hikayesi yaşar kemal'in ifadesiyle "mecbur adam"dır.. şartlar ve zorluklar onu istemediği bir doğrultuya yöneltmiştir.. bu yönde saf dünyasına ve ikilemlerine sıklıkla şahit oluyorsunuz.. insanın en saf halinin, en yalın, en duru.. en en en.. en insan haline.. mutluluğun, sadece sahip olduklarında gizlendiği o dünyaya.. 

bu enfes eserin ilk cildine münhasır ayracıma takılanları sunarak esenlikler diliyorum.. kitaplarla kalın :)


  • İnsanları sözleriyle değil, hareketleriyle ölç! | s.124
  • Ölüm dirim kavgası yapan, can çekişen insanlara kolay kolay bir şey sorulamaz. İnsan ne soracağını şaşırır. | s.219
  • Konuşan insan, öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmadı da içine gömüldü müydü, sonu felakettir. | s.222
  • Bırak sarhoşu yıkılana kadar gitsin! | s.367



                                                                                                    
günün bilgisi: yaşar kemal'in gerçek ismi "kemal sadık göğçeli"dir.. komünist damgasını yedikten sonra cumhuriyet gazetesinde çalışmaya başlar ve ilk olarak yaşar kemal ismini burada kullanır.. 






Pazartesi, Ocak 25, 2016

kış baharı..


kışlar kışların ardından..

yakasından hiç eksiltmediği beyaz/sümüklü mendilini aramaya koyuldu.. gözleri iyi seçemiyor, eline aldığı her nesnede bir türlü aradığını bulamıyordu..

nasırlanmış elleri neden sonra tozlaşmaya yüz tutmuş komodini yokladı.. kırık vazoyu bir güzel ayaladı.. yere düştüğü an belirdi kısık gözlerinin ardında. sonra yediği zılgıtlar.. kurumuş, sarı pofuduklarının etrafa uçuştuğu papatyaları içine çekti buram buram..

 unuttu neyi arandığını..

tıpkı düşe yatarcasına her şeyi sil baştan aldı.. önce ne aradığını düşünmeye çalıştı.. sonra  uçup gitti elleri  nesnelerin koynu sıra..

unuttu..

elinde,  ne zaman çürüdüğü belli olmayan limon kabukları belirdi.. ağzı sulandı istemsiz yere.. koklamaya çalışsa da artık uçup gitmişti o ekşimsi zarafet.. 

duruldu.. uzandı..

... pencereden içeri sızan ışıkların, tüllerden, koyulaşarak odasına doğru süzülmesini izledi.. belli belirsiz oyunlar oynadı dimağı.. sulu sepken süzüldü meramı ansızın.. çiy deryasına kulaç açtı.. balık gibi yumuldu ağzı..  avurtları körüklenerek çürümüş nefesini dışarıya attı..

koştu.. düştü.. kalktı.. koştu..

uykuyla uyanıklık arasında mayış mayış gerindi yatağın içinde.. kolunu çıkardı.. nasırlı elleriyle yatağın sağrısını yokladı.. zımpara edasında sesler doldurdu zihnini.. soğuktu yanı.. ellerini geri topladı, omuzlarına düğümleyerek büsbütün gömüldü yatağına.. üşüdü..

mevsim kış olur hani..  

                                                                                                    

günün bilgisi: çoban yıldızı olarak bildiğimiz ve birçok defa dile getirdiğimiz şey aslında venüs'tür.. yani venüs'e çoban yıldızı denilmektedir. 
günün şarkısı: Leman Sam - Kıyamam Sana

Cumartesi, Ocak 09, 2016

Kuşlar - Şaban Öztürk



beyazıt sahaflar çarşısını terk edeli çok oldu.. kitap lazım geldiğinde uğramıyorum oraya pek.. yalnızca biriktirdiğim dostlarıma ziyarete gidiyorum arada.. zira kpss ve bilimum sınav kitapları satan dükkanlar eşliğinde dejenere oldu orası.. 

darlandığım zaman kitap kurcuklamak için uzun süredir beyoğlu-taksim civarına gidiyorum.. o eskimiş, şekerimsi kitap kokusunu orada bulabiliyorum bir süredir.. tanınmamış yazarların sümenaltı edilen bir çok emeğini bulup çıkarıyorum.. okuyorum.. okuyorum..

öyle ya.. resmen okuma bayramındayım bu ara.. iki senedir paslanan dimağım neredeyse her güne bir kitap sığdırıyor.. bir gün yirmi beş saate çıktı bile bende!

geçtiğimiz günlerde martı kitabını okumuştum.. jonathan'ın hikayesi.. kuş gözüyle kendi alemleri.. bu defa tesadüfi şekilde 4 kitap 10 liraya bir dükkandan, takımı tamamlamak için aldığım benzer bir kitap çıktı karşıma..

çok felaket ön yargıyla, istemeyerek aldım kitabı, diğer 3'ünü tamamlamak için.. ön yargımın sebebini "kesin martı kitabından hacılanmıştır" işgüzarlığım oluşturmaktaydı.. aynı martı kitabında olduğu gibi bu kitabın da içinde çizimler vardı.. ve kuşların fısıltıları kendi dilleriyle anlatılıyordu.. 

efenim kitabın ismi kuşlar ve yazarı da şaban öztürk.. şimdiden özür diliyorum kendilerinden.. o önyargı denen musibetin tecellisi bütün bu evhamlar.. kitabın martı kitabından hacılandığı filan yok.. tamamen benim vesvesem.. aksine kitap bizden.. karakterleri meraklı kuş ve suteni gibi içimizden.. yabancılık çekmiyor insan..

kuşların göç merasimi sırasında yaşadıkları, beklentileri, insan ırkının mezalimi gibi konular, kuşların kendi penceresinden ele alınıyor.. bu noktada bir şeyi daha belirtmeden geçemiycem.. martı kitabıyla benzerlikler yok mu? var! kitaptaki meraklı kuş karakteri neredeyse jonathan karakteri gibi benzer özellikler taşıyor.. yalan değil.. 

kitap oldukça akıcı ve sıkılmadan ilerlemenizi sağlıyor.. kitabın sonunda da bir sürpriz var ve siz kitabın aslında 2 sonla bittiğini,  yani nasıl bittiğini tam kavrayamıyorsunuz.. kitabın sonu tamamen okuyucunun hayal dünyasına bağlı.. bu bakımdan biraz can sıkıntısı vermiş olsa da (sonunu anlayabilmek için son sayfaları 2 3 kez okumak gibi) değişik bir lezzet sunduğu kesin..

kitap, değişik lezzet arayanlara iyi gelecektir.. devamlı aynı tarz okuyup sıkılanlar, bilinmedik kitaplar okumak isteyenler okumalılar bence.. kitaba 10 üzerinden 7 vererek ayracıma takılanları sıralıyorum.. esen kalın :)

  • Mutsuzluk yüzü ağırlaştırır! Ağırlaşan yüz daha da derine batar! | s.22
  • Hayat yargıların hem oluştuğu hem de sınandığı alandır, yeter ki sınanacak kadar şansımız olsun. | s.25
  • Olanı olduğu gibi kabul etmek bizden ne eksiltir ki kendi güzelliğimizin hayranlığını yansıtan aynanın sırrından başka? | s.44
  • Tanımlanmış tehlike önlem almanın yolunu açar. | s.45
  • Bazen tümümüz acı verdiği için gerçeklerden kaçarız. Ne kadar sahte ve geçici olduğunu bilsek de bizi o anda mutlu eden şeylere yöneliriz. | s.84
  • Sorunu çözmenin en kesin yolu ona hiç bulaşmamaktır. | s.85-86
  • Bakıldığını anlayan aynı zamanda bakıyordur. | s.88
  • Uğurlamak kendilerini beklemekle esir edenlerin, uğurlanmak ise korkakların işidir. | s.96

                                                                                                    

günün bilgisimimar sinan dört padişah eskitmiştir.. bunlar; yavuz sultan selim, kanuni, II. selim ve III. murat'tır.
günün şarkısı: Dario Moreno - Her Akşam

?

Fotoğrafım
İstanbul, Tokat, Türkiye
ben sezer; klasik uygulamalı, güdüsel bir hamle sonucu, anında dünyaya gelip, henüz olunmayan bir pratiğe zorunlu olarak itilmiş, nüfusa ilave bir insan..