Pazar, Mayıs 20, 2012

uç uç böceği..


salınır düşler
papatya buharında--
ardında rüzgar.

nazenin açar
gövdesine yabancı--
aklında dünler.

                                                                                                                   

günün bilgisi: haiku;  ne zamandır haiku ile alakalı bir şeyler yapmıyorum.. hep  aklımda halbu ki.. hatta işyerinde çöpe atılmış kağıtların arasında zaman zaman 5+7+5 denemelerinden oluşan haiku fısıltıları var.. çoook uzun süre olmuş haiku diye nefes almayalı.. yeniden manzaraya dalmam iyi oldu.. haiku candır! sadedir! özdür!

nedir bu haiku? diye soracağına hecelemeye başlasan diyorum.. bak zevkine varacaksın.. buradan buyur anlamak için..

günün şarkısı: Sezen Aksu - Zavallı Bir Gece 

Salı, Mayıs 08, 2012

tıpkı düşünür gibi..


güneşin suya savrulup, renk cümbüşüne yelken açtığı rüyaların birindeyiz.. 

kadın-erkek herkesin mitinde yatan robinson hemen hemen aynıdır.. saçı sakalına karışmış, bıyıkları cigaradan sararmıştır.. ve ellerinde ağların yorgun nasırları..

günlerden bir güne gidiyoruz.. bizim rob doğuyor.. iki pışpışla patlatıyor ciyaklamayı ebesinin suratına.. nurtopu edasında kordonu biçilip validesinin yanına kundaklama ateşleniyor..

valide yordun.. ilk fısıltısı hayattaki.. ellerine dokunmaya çekindiği bebesine bakıyor, tüm gözlerden ıraklarda.. hayatın buram buram filizlendiği, su veriilip palazlandığı dönemlerdeyiz.. kimi hazırlıksız yakalansada, konu komşu elinde ne varsa koşuyor.. rengine aldırış etmeden, pembe-mavi karışık tulumlar eşliğinde tepeleniyor ilk yüz görümlükleri.. rob, gözleri mızmız, huysuzlanıp gelenleri karşılıyor.. baba kapıda tatlı heyacanına yenik cigara üstüne cigara patlatıp sekiz çiziyor..

 ve son çıkanın ardından kapı örtülüyor ve bütün hengameden sonra yalnız kalıyorlar.. anne mahmur, baba yüzünü kaşıyor.. az sonra duyulan ciyaklamayla bir telaşa kapılıyprlar ki sorma gitsin.. rob'un etrafında pervane gibi savrulurlarken ona dokunmaya korkuyorlar.. minicik parmaklarını sayıyor babası.. evet, tam on taneler! serçe parmağına dokunamadan gözünden sevinç yaşları boşalıyor.. 

.. el bebek gül bebek.. rob büyüyor, okul çağına eriyor.. hatta karambolde sünnet de olmuştur kimbilir!..

siyah önlüğüne iliklediği hacışakir kokulu yakalığı boynunu kerte kerte sürükleniyor okula.. ortalık salya-sümük.. patlatıyor bizimkisi yaygarayı.. valide uzaktan sus diye tembihliyor.. rob işte.. susmuyor..

ali ata bakıyor.. ışık ılık süt içiyor.. oya ip filan atlıyor derken rob okumayı söküyor.. yakasında muzafferr kırmızı kurdalesiyle rob kapıyı tekmeliyor.. valide durumu çakozluyor ve hemen bakkala koşup bir kutu o morumsu hobby çikolatalardan alıyor, ertesi gün sınıfta dağıtım merasimi.. eee âdet böyleydi rob'un zamanında..

ilk, orta, lise derken rob tintin adımlarla geçiyor safhaları.. o zamanlar filizlenen küçük emrah'ın şu şarkısı revaçta: " ilk, orta, fakülte.. bitirdim ben güzelce.. bir baltaya sap olurum kurtulurum sandım böylece.. nerde hani nerdee..."

saçmalıklar abidesi sınavlara gire çıka ilerleyen rob'un yolu üniversiteye uzanıyor.. hayatın uzunca bir süre sonra neden aktığının sorgulandığı dönemeçler.. rob'un kurgusu hep aynı.. "sessiz bir koyda, içi su da alsa miinicik bir balıkçı teknesi.. sabahları gözünü eriten güneşe inat çıkılan palamut, mezgit buluşmaları.. hani ağlara takılan balıkları sırtında savura savura gelen bir figür vardı filmlerin birinde.. işte o.. ağdan sular damlıyor.. balıklar kulaçlarını şişirip şişirip duruyor filan..

rob, yağ tenekesinden bozma ocaklığı körüklüyor ve veriyor palamutları koynuna.. karanlıkta keskin anason kokuları.. dilinde zeki müren'den beklenen şarkı..."

yıllar geçip gidiyor inceden.. ve rob kararlı.. gün gelecek ve çantasını sırtlanıp kayıplara karışacak.. bir sabah uyandığında o balıkçı teknesinde bulacak kendisini.. ağını sırtlanıp dilindeki zeiki müren'le oturacak sofrasına..

.. istersen yum gözelerini.. tıpkı düşünür gibi...

                                                                                                                   

günün bilgisi: zihgîr; türk okçuluğunda kökeni çok derinlere inen bir aparattır.. yayı germe işleminde baş parmağa takılmasının yanı sıra bir zanaât ürünüdür..
günün şarkısı: Zeki Müren - Beklenen Şarkı

?

Fotoğrafım
İstanbul, Tokat, Türkiye
ben sezer; klasik uygulamalı, güdüsel bir hamle sonucu, anında dünyaya gelip, henüz olunmayan bir pratiğe zorunlu olarak itilmiş, nüfusa ilave bir insan..